
Anadolu Ajansı: “Ekrem İmamoğlu İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklandı.”
Prof. Dr. Mahmut Bozan
Cumhuriyet Halk Partisi cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetse bile mahalli idare seçimlerinde büyük bir başarı göstererek adeta yerel yönetimlerde iktidar oldu ve birinci parti konumuna geldi. İlk defa AK Parti ikinci sıraya düştü. Mahalli idare seçimlerinde üst üste iki defadır İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Adana’nın da içinde bulunduğu büyükşehirleri kazanan CHP büyük bir güven patlaması ile gözünü cumhurbaşkanlığına dikmiş ve seçimi kaybetmekle birlikte 2. Tura bırakmayı da başarmıştı. Bu siyasi başarının analizleri önceki yazılarda yapıldığı için burada tekrara gidilmeyecektir. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel başkanlığından düşürülmesi ve Özgür Özel’in CHP’nin başına geçmesi ile yeni bir dönem başlamış oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanlığı adaylığını daha bir dillendirir oldu ve bunu yeni Genel Başkan Özgür Özel’in ağzından ilan ettirdi. İmamoğlu’nun vesayeti altında olduğu suçlamaları altında Özgür Özel daha da ileriye giderek gelecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için CHP delegelerinin önüne sandık koyup İmamoğlu’nu “tek aday” yapmaya kendini mecbur hissetti. Her ne kadar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş “Daha cumhurbaşkanı seçimine 3 yıl var, biz işimize bakalım, kamuoyu yoklamalarında benim oyum daha fazla çıkıyor bu erken sandık koyma işini doğru bulmuyorum” dese de pek dikkate alınmadı.
Ancak hizipler partisi olan CHP’den muhalifler önce Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının sahte olduğu yönünde yargıya şikâyette bulundular. Durum incelendiğinde işin ciddi olduğu anlaşıldı ve Ekrem İmamoğlu ile beraber 28 kişinin diploması ‘yokluk’ ve ‘açık hata’ gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edildi. Hazırlanan raporda YÖK tarafından tanınmayan bir özel üniversiteden Devlet üniversitesine yatay geçişte yapılan usulsüzlük ve evrakta sahteciliğe kadar birçok unsur tespit edildi. İş bu kadarla da kalmadı, ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları ve yine CHP’liler tarafından savcılıklara yapılan şikâyetler sahte diploma meselesinin çok ötesine geçti. Bu sefer iddialar çok ağırdı ve Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) gibi mali konularda çok ciddi bir istihbarat biriminin raporları bulunuyordu. Ayrıca uzun süreli teknik takipler, şahit beyanları ve müşahhas belgeler mevcuttu. Soruşturmaya konu olan meblağlar binlerle değil, milyonlarla da değil, milyarlarla ifade ediliyordu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında suç örgütü yöneticisi olmak, suç örgütüne üye olmak, irtikâp, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve ihaleye fesat karıştırmak suçları ile soruşturma başlatıldı. Buna ilave olarak yine Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek suçundan da ayrıca soruşturma başlatıldı. Ekrem İmamoğlu İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında sevk edildiği hâkimlikçe tutuklandı. İçişleri Bakanlığı, İmamoğlu’nun geçici tedbir olarak görevinden uzaklaştırıldığını bildirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, “PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek” suçundan yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan da Hâkimlikçe tutuklandı.
CHP’de fırtına devam ediyordu. Bu sefer de Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı Özgür Özel’e karşı kaybettiği Kongrede yolsuzluk yapıldığı iddiası da yine CHP üyeleri tarafından yargıya taşındı. Bu sefer Özgür Özel acilen Olağanüstü Kongre kararı alarak bu fırtınayı savuşturmaya çalıştı ancak hiziplerin partisinde bu sefer de Özgür Özel’in olağanüstü kongre kararı alamayacağı iddiası ortaya atıldı. Hâsılı yıllarca hiziplerin birbirini yediği CHP millet önünde birbirini yemeye başladı. Bundan kurtuluş için de tüm bunları iktidarın tertiplediği iddiası ile Özgür Özel halkı ve bilhassa gençleri sokaklara “polisle kavga etmeye” çağırdı. Ortaya çıkan arbedede gerçekten polisler yaralandı. Yargıyla olan işini iktidarı suçlayarak aklamaya çalışan ve “Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı engelleniyor” propagandası yapan CHP işi bir takım özel sektör kuruluşlarına boykot çağırısına kadar uzattı. Kendilerini demokrasinin teminatı AK Parti’yi ise diktatörlükle suçlayan Özgür Özel Batılı dostlarını destek olmaya çağırdı.
Tüm bu yaşananlar maalesef CHP’nin Türkiye’yi yönetecek bir olgunluğa sahip olmadığını göstermektedir. Belediye çapında yaşanan hizmetteki beceriksizlikler, yolsuzluklardaki pervasızlıklar, terör unsurlarıyla iş tutmalar halkın yöneticilerde görmek istediği ciddiyetle, sorumluluk duygusuyla bağdaşmamaktadır. Esas vahim ve tehlikeli olan da budur. AK Parti’ye karşı alternatif bir iktidar adaylığını halk kendilerine vermiş ve bir fırsat penceresi açmışken CHP bu fırsatı heba etmiş, “senden ancak muhalefet olur, muhalefette kal” tekerlemesinin fasit dairesine mahkûm olmuştur.
Bir sonraki seçimde CHP değil cumhurbaşkanlığını kazanmak, elindeki belediyeleri de kaybetmekle karşı karşıyadır. Bu bir kehanet değil, Perşembenin gelişinin Çarşambadan belli olmasıdır.