Kaynak: TRT Haber/AA
Prof. Dr. Mahmut BOZAN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 Nisan 2024 tarihinde Irak’a yaptığı resmi ziyaret bölgedeki hasar ve yıkımı tamir için atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilirken bazılarının da keyfini kaçırmışa benziyor. Kimlerin keyfinin kaçtığına gelmeden önce Irak’ın yakın geçmişine kısaca bir göz atalım.
Devlet-i Âliye-i Osmaniye’den kopartılan Irak önce İngiltere’nin sömürgesi oldu. Daha sonra da nöbeti devralan ABD’nin tasallutuna maruz kaldı. Sahip olduğu petrol sebebiyle dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi olması gerekirken, fukaralığın ve kargaşanın gayya kuyusu haline getirilen Irak’ın bütünlüğü zorla parçalanarak ırk ve mezhep üzerinden federal bir yapıya dönüştürüldü. Bu da yetmiyormuş gibi yıllarca savaştırıldığı İran’ın arka bahçesi haline getirildi. ABD liderliğindeki Batı bununla da iktifa etmedi, Sovyetlerin dağılmasından sonra dünya siyaset sahnesine çıkmasından endişelendiği İslâm ülkeleri için önce Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adıyla Kuzey Afrika’dan İran’a kadar, daha sonra da Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi adıyla Fas’tan Endonezya’ya kadar tüm İslâm ülkelerini içine alan bir istila siyasetini uygulamaya koyuldu. Batı bu siyaseti uygularken komünizmden sonra onun yerine hedef tahtasına koyduğu İslam’ın adını anarak açığa düşmekten ise BOP gibi, terör gibi kılıfları kullanmayı tercih etti. Bu siyasetin nihai hedeflerinden birisi de Türkiye’nin İslâm birliği açısından muhtemel liderlik pozisyonunu sekteye uğratmaktı. İcat edilen IŞID ile hem İran palazlandırılacak hem de PKK’ya bölgede İsrailvâri bir devlet kurdurularak Türkiye parçalanacaktı. Türkiye’nin son 20 yılda izlediği siyaset ve ulaştığı askeri kapasite bu oyunu bozdu.
Ancak ABD liderliğindeki Batı bu siyasetinden hiç vaz geçmedi1. Binaen aleyh ABD’nin bölgemizdeki siyasetini anlamak hiç de zor olmamaktadır. Özetle söylemek gerekirse İsrail, İran ve PKK eliyle bölge istikrarsızlaştırılmak istenilmektedir. Bunun panzehri ise Türkiye’nin Arap ülkeleri ile dayanışma halinde siyasi istikrarı sağlayacak adımlar atması, özellikle dünya enerji kaynaklarının üçte ikisine sahip olan bu bölgenin sömürülmesine engel olacak politikalar takip etmesi, İran-Arap ihtilafı ve münfereti üzerine bina edilen ve İsrail üzerinden de sürekli alevlendirilen Batı siyasetinin engellenmesidir.
Öyle ise Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretinin kimleri endişelendirdiğini, kimlerin endişe ile Irak’ı gözetlediğini tahmin edebiliriz. Evet, ABD ve akıl dânesi İngiltere ile kendisine abartılı roller biçen Fransa bu ziyaretten hiç de memnun olmamıştır. Maalesef ki İran’da bu ziyaretten mutlu değildir. Batı ile dolaylı bir al-ver ilişkisi içine giren İran’ın söylemlerindeki gürültü eylemlerine yansımamakta, hatta Batı’nın şerrini kendinden uzakta tutma pahasına İsrail üzerinden Filistin’i ateşe atmakta beis görmeyen İran’a, İslam Dünyasının muhtemel birliğini bozmada oynayabileceği rol dikkate alınarak Irak’tan Yemen’e kadar alan açılmaktadır.
Pakistan’dan kendisine bir saldırı olmadığı halde Beluç ayrılıkçılarının varlığını bahane ederek Pakistan’a ölümlü füze saldırısında bulunan İran’ın, Suriye’deki büyükelçiliğine yapılan ve üst rütbeli kumandanlarının öldürüldüğü saldırıya mukabil İsrail’e ciddi bir misillemede bile bulunamamış olması, Kasım Süleymani’yi öldüren ABD’ye karşı –önceden haber vererek- muvazaalı bir mukabeleden öteye geçememesi ama Zengezur Koridoru mevzu bahs olunca Azerbaycan’a karşı üst perdeden tehditler savurması, “boş atıp, dolu tutmaya çalışması” takiyyeci İran’ı gözden ırak tutmamayı gerektirmektedir.
Türkiye’nin bölge siyaseti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önce Bağdat’a, daha sonra da Erbil’e yaptığı ziyaretle billurlaşmış, özellikle Irak, Türkiye, Katar ve BAE arasında Kalkınma Yolu Projesi’nde iş birliğine ilişkin dörtlü mutabakat zaptının imzalanması ile küresel çapta bir yankı bulmuştur.
Dünya siyasetinde kaynakların transferi ve ticaret yollarının önemi gün geçtikçe daha da artmakta, hatta çok stratejik bir hale gelmektedir. Üç kıtanın kesişim noktasında bulunan Türkiye bu açıdan da küresel ticaretin vaz geçilmez bir güzergâhını elinde tutmaktadır. Kalkınma Yolu Projesi, Körfez üzerinden denizden Basra’ya, oradan da karayolu ve demiryollarıyla Türkiye’ye ve Avrupa’ya uzanan, Irak’la birlikte Körfez ülkeleri ile Türkiye’yi birbirine bağlayan, bir ucu Çin’e diğer ucu İngiltere’ye kadar uzanabilen küresel anlamda da önemli bir ticaret yolu olup, 2030 yılına kadar tamamlanması plânlanmaktadır.
Harita 1: Dünya Ticaret Yolları Haritası
Kaynak: TRT Haber/AA
Haritadan da görüldüğü üzere dünya ticaret yolları arasında mukayeseli bir karşılaştırma yapıldığında en kısa ve en kestirme yolun, Çin ve Hindistan’ın taleplerine de karşılık verme kapasitesine sahip olan Kalkınma Yolu Projesi olduğu görülmektedir. Bu projenin mütemmim cüzleri arasında ise Irak’ın toprak bütünlüğün tesisi, PKK’nın bölgeden temizlenmesi, Irak içinde yuvalanan İran unsurları ile Haşdi-Şâbi gibi silahlı yapıların gemlenmesi, Irak’ı endişe ile gözetleyen İran’ın projede paydaş hale getirilmesi, Irak’ın su üzerinden tahrikine set çekilecek altyapı projelerinin hayata geçirilmesi –ki bu hususta haklı bir şöhrete sahip olan Veysel Eroğlu görevlendirilmiştir- önem arz etmektedir. Bölgeyi kaosa sürükleyen, kaosta tutmak isteyen ABD’nin Irak siyasetine ve yapabileceği hamlelere de dikkat etmek gerekmektedir. Rusya’nın Ukrayna meselesi sebebiyle dışarı sızan menfi bir tavrı olmamakla beraber İran paralelinde bir siyaset takip etme ihtimalini yabana atmamak icap eder.
Türkiye uluslararası ilişkilerinde “güvenilir ortak” kimliğini her vesile ile göstermektedir. Türkiye ile işbirliği yapan ülkeler kazançlı çıkmaktadır. Kalkınma Yolu Projesinin ihtilafları azaltıcı, kazançları arttırıcı ve bölgeyi bütünleştirici bir rol oynaması en büyük dileğimizdir.
1 Bu konuda İttihad ve Terakki Fırkasının materyalist liderlerinden, pozitivizm akımını ülkemize taşıyan uzun yıllar Paris’te kalmış, Batı’yı çok iyi tanıyan ve August Comte’nin de tilmizi olan Ahmed Rıza’nın Batının Politik Ahlâksızlığı veya Batının Doğu Politikasının Ahlâken İflası adıyla Türkçe’ye tercüme edilen eserine bakılabilir.