Prof. Dr. Mahmut BOZAN
Tarih boyu dünyada mikrop veya virüs menşeli birçok salgın hastalık dalgaları yaşanmıştır. En çok bilinenleri MS 165-180 yılları arasında Roma’da yaşanan Antoninus vebası, 541 yılında İstanbul’da yaşanan Jüstinyen Vebası, 1346-1353 yılları arasında Avrupa’da yaşanan Kara Veba, 1855-1859 yılları arasında Çin’de başlayarak dünyaya yayılan Üçüncü Veba salgını, 1918 İspanyol Gribi, 1957 Asya Gribi, 20. yüzyılın ortalarında maymunlardan insana geçtiği anlaşılan HIV (AIDS) virüsü, 2013-2016 yılları arasında Batı Afrika’da patlak veren Ebola salgını ve domuz gribidir. Bu salgınlarda milyonlarca insan ölmüştür.
Salgın hastalıkların periyotlarında küreselleşmeye paralel olarak bir daralma olduğu görülmektedir. Artık bir insanın dünyayı dolaşma hızına paralel olarak mikrobik canlılar da dünyayı dolaşabilmekte, üstelik milyarlarcası birden dakikalar içerisinde çoğalmaktadır.
2019 yılından beri pandemi virüsü tahtına Koronavirüs 2019 (COVID-19) çıkmış durumdadır. Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 sürekli mutasyonlar geçirerek tabiri caizse yeni şartlara intibak ederek saltanatını sürdürmektedir. COVID-19 genellikle ateş, öksürük, yorgunluk, nefes almakta zorluk, koku ve tat alma hislerinde kayıp gibi tezahürler göstermekle birlikte farklı şekillerde de ortaya çıkabilmektedir. Virüsün Delta ve Omicron gibi varyantları sırayla yükselişe geçtikten sonra yeni varyantları da görülmektedir.
COVİD 19 virüsüne karşı Çin, Almanya, İngiltere, ABD, Rusya ve Türkiye’de aşılar geliştirilmiştir. Bu aşılardan Sinovac, CoronaVac, Sputnik V, AstraZeneca/Oxford, Biontech/Pfizer, Moderna ve Turkovac en çok bilinenleridir. Türkiye’de Çin aşısı (Sinovac) ve Almanya’da Türk hekimlerce geliştirilen Biontech ile Türkiye’de yapılan Turkovac en çok kullanılan aşılardır.
COVİD-19 pandemisine karşı dünyada ve Türkiye’de devletler aşı mecburiyetleri getirirken aralarında az da olsa hekimlerin de olduğu bazı toplum kesimlerine aşı muhalifleri ortaya çıkmıştır. Muhalifler COVİD-19’un laboratuvarda üretilen bir virüs olduğu, korku ve panik havası sağlanarak aşı üzerinden toplumun sömürüldüğünü iddia etmişler, geliştirilen aşıların ileride insan vücuduna yapacağı tahrip ve yıkıcı tesirlerin gizlendiğini, bu hususta görüşleri olan bilim adamlarının konuşturulmadığını, pandemi sebebiyle uygulanan karantinaların zararının virüsten aşağı kalmadığını söylemişlerdir.
Sonuçta resmi kayıtlara göre 5 milyon (belki bunun birkaç misli) civarında insanın ölümüne sebep olan COVİD-19 virüsünün saltanatı devam etmektedir. Bu arz dabbesi sanki daha sonra gelecek virüs ordularının dümdarları gibi gözükmektedir. Herkesin ve özellikle her şeyi maddiyatta gören mağrur insanların insana ve hayata bakışlarını gözden geçirmesi için COVİD-19 bir ikaz atışı olarak değerlendirilebilir.