
Kaynak: The Economist
Prof. Dr. Mahmut Bozan
ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle birlikte Dünya siyasetinde cephesi belli olmayan rüzgârlar esmeye başladı. ABD’yi güya “yeniden büyük yapmaya” gelen Trump, boş atıp dolu tutmaya çalışmakta, kış boyu ahırda kalan danaların baharla birlikte kırlara salınma esnasında yaptıkları hoplama-zıplama ve sağa sola çifte atma hareketlerine benzeyen davranışlar sergilemektedir. O kadar ki sözcüleri ve danışmanları “arkasını toplamaya” yetişemiyorlar. Böyle bir devlet başkanı mutavassıt bir ülkede olsa muhtemelen vesayet altına alınır ve tasarruftan men edilirdi. Ancak ABD gibi dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi mevzu-bahis olunca bu kolayca yapılamıyor. Hatta böyle bir delinin saçmalamalarından menfaat devşirmeyi düşünen Netenyahu gibi caniler daha bir arsızlaşıyorlar.
Her gün yeni bir “cevher” yumurtlayan Trump’ın başkanlık makamına geçişinden bu güne kadar söylediklerini kısaca hatırlayalım:
- Trump, Grönland bizim olmalı diyor (ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’na göre Grönland, 17,5 milyar varil petrol ve 148 trilyon m3 doğal gaz rezervine sahip).
- Kanada’nın ABD’nin 51. eyaleti olması gerektiğini ifade etmekten çekinmiyor.
- Panama Kanalı’nın ABD’ye geri verilmesi gerektiğini söylüyor.
- Ukrayna’ya yaptıkları askeri yardım karşılığında bu ülkedeki çok değerli nadir toprak elementlerini istiyor.
- Trump ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağını, enkazını zengin Arap ülkelerine temizleteceğini, Gazze’deki Filistin halkını da başta Mısır ve Ürdün olmak üzere başka yerlere süreceğini, yani soykırımdan geriye kalanları da tehcir edeceğini söylüyor. Yanıbaşında “pişmiş kelle gibi sırıtan” Netenyahu’ya İsrail’in topraklarının “çok küçük” olduğunu ilave etmeyi de unutmuyor.
- Meksika ve Kanada sınırlarını kapatarak ülke tarihindeki en büyük sınır dışı etme operasyonunu yapacağını söylüyor.
- Trump, diğer ülkeleri ticaret savaşları ile tehdit ediyor, ABD doları dışında para birimi ile ticaret yapan ülkelere yaptırım tehdidinde bulunuyor. Çin ve AB başta olmak üzere pek çok ülkeye ilave gümrük vergileri koyacağını söylüyor.
- Rus-Ukrayna savaşını iktidara gelmeden önce 24 saatte, şimdi ise 100 günde bitireceğini, rehineleri derhal serbest bırakmazsa ateşkesi sonlandırıp Hamas’ı ve dolaylı olarak da Filistinlileri yok edeceğini iddia ediyor.
Tüm dünyanın istihza ile baktığı Trump’ın 40 güne sığdırdığı bu saçmalıklar acaba ABD’yi “yeniden büyük” yapabilecek mi? Veya gerileme sathı mailinden ABD’yi kurtarabilecek mi? Bunu zaman gösterir. Ancak bir önceki yazımızda ifade ettiğimiz gibi son dönemde “bunaklı-delili” başkanlarla yönetilen ABD’nin gerileme sarmalından çıkması mümkün görünmüyor. Muhtemel geçici bazı başarılar kazansa da bunların sadra şifa olma ihtimali çok zayıftır.
Trump’ı gerçeklerle yüzleştirecek ve ayaklarını yere bastıracak bir 4 yıl ile Trump’ın durumunu çok güzel resmeden bir tilki masalı var. Onunla yazımıza hitam verelim.
Bir zaman bir ormanda kuşlar huzurlu ve mutlu bir hayat sürüyorlarmış. Ancak ormana gelen bir tilki ile tüm huzurları kaçmış. Zira tilki eğik bir meşe ağacına yuva yapan bir kuşun tüm yavrularını ağaca çıkarak yemiş. Diğer kuşları da eğer her gün kendisine bir yavru atmazlarsa sıra ile hepsini yemekle tehdit etmiş. Eğik meşe ağacına çıkmasına aldanan kuşlar her gün tilkiye yüreklerinden bir parça atar gibi bir yavru atıyormuş, yavru atmayı geciktiren kuşlara ise kurnaz tilki; “at bir civciv, yoksa çıkar seni de yavrularını da yerim haa!” diye tehditler savuruyormuş. Bir bahar günü bir leylek de ormana gelerek bir ağaca yuva yapmış ve kuşların haline şahit olmuş. Onlara tilkinin tehditlerine boyun eğmemelerini, zira tilkilerin ağaca tırmanma kabiliyetlerinin olmadığını söylemiş. Tilkinin tehditlerine aldırmayan kuşlar da nihayet evlat acısından kurtulmuşlar. Tilki, kuş yuhaları arasında bitik bir şekilde ormanı terk etmiş. Evet, Trump bu tilki gibi dünyayı tehdit ediyor ve kendisini ormanda zannediyor. Kendini kuş zanneden bazı ülkelerin bu tehditten kurtulması için “hacı leyleği” dinlemelerine ihtiyaç var.