Bakad

  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • HAKKIMIZDA
    • YÖNETİM
    • MİSYON
    • VİZYON
    • DEĞERLER
  • AKADEMİK BAKIŞ
  • DERGİLER
    • Uluslararası Batı Karadeniz Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi (USOBED)
    • Uluslararası Batı Karadeniz Mühendislik ve Fen Bilimleri Dergisi (UMÜFED)
  • BAKAD YAYINEVİ
  • HABERLER
    • HABERLER
    • KONFERANS
    • SEMPOZYUM
    • PANEL
    • SEMİNER
  • İLETİŞİM
  • Ankara Web Tasarım
  • akademik bakış
  • ASYANIN EBEDİ ŞEFLERİ VE TÜRKİYE
19 Ekim 2025

ASYANIN EBEDİ ŞEFLERİ VE TÜRKİYE

ASYANIN EBEDİ ŞEFLERİ VE TÜRKİYE

by mahmut bozan / Cumartesi, 23 Mart 2024 / Published in akademik bakış, anasayfa, Genel, haberler

Kaynak: TRT Haber

Prof. Dr. Mahmut Bozan

2023 yılında başta Türkiye ve Çin olmak üzere dünyanın öne çıkan birçok devletinde çok kritik başkanlık seçimleri yapıldı ve 2024 yılında da yapılmaya devam etmektedir. 2024 yılının ilk seçimi Rusya’da gerçekleştirildi. İkincisi ise bu yılın sonunda ABD’de yapılacaktır. Bunlar arasında bizi yakından ilgilendiren husus, Rusya’daki başkanlık seçimlerini yeniden Vladimir Putin’in kazanmasıdır. Seçimlere iştirak oranı %74,2 olurken Putin kullanılan oyların yaklaşık %88’ini almıştır. Seçimlerin âdil, şeffaf ve demokratik teamüllere uygun olarak yapıldığını söylemek elbette mümkün değildir. Zira başkanlık için en iddialı muhalif aday Aleksey Navalni 2020 yılında zehirlenmiş, Almanya’daki tedavisinin ardından geçen Şubat ayında da tutulduğu hapishanede şaibeli bir şekilde ölmüştür. Putin’in karşısına çıkan diğer adaylar ise dolgu maddesi niteliğindedir. Vaktiyle yine böyle muhalif adaylardan Boris Nemtsov, Moskova’da Kırım Köprüsü üzerinde 2015 Şubatında gün ortasında alenen öldürülmüştü. Muhalif ses ve nefeslerin kısıla kısıla gidildiği Rusya’da Putin “ölüm kendisini alıncaya kadar” ebedi şeflik koltuğuna oturmuş durumdadır.

Eski bir istihbarat subayı olan Putin, 1999 yılında başbakan olarak çıktığı yolda Rusya’nın en zor döneminde “müesses nizamın” itmesiyle istifa ettirilen Boris Yeltsin’in yerine Rusya Federasyonu’nun başına geçirildi. İlk işi tabii ki Çeçenistan’ı yerle bir etmekti. Bu gözdağı ile bağımsızlık için sıraya giren Dağıstan, Tataristan, Başkurdistan ve Yâkutistan gibi özerk cumhuriyetler susturulmuş oldu. ABD’de yaşanan ikiz kule saldırıları ile dönemin ABD başkanı Bush, “haçlı seferlerinin başladığını” ilan etmiş ve dünyanın pek çok yerinde Müslümanlara yapılan zulüm ve katliamlar mâlûm çevrelerce adeta meşru olarak görülmeye başlanmıştı. Bu esnada iktisadi krizdeki Rusya’ya petrol fiyatlarında yapılan operasyonlarla bir can simidi atılmış ve ABD, 2. Dünya Harbinden sonra yine Rusya’nın imdadına yetişmişti. Haçlılar için bir tercih mecburiyeti ortaya çıkınca tabii ki Türkleri değil, Rusları tercih edeceklerdi. Ancak Putin’i iyi tanıyamamışlardı. Nitekim Gürcistan’ın işgali ile Putin’in SSCB’den vazgeçmediği anlaşıldı. Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’dan toprak koparma harekâtları ile Putin yoluna devam etmektedir. Ayrıca anayasa değişiklikleri ile siyasi ömrünü 2036 yılına kadar uzatma garantisi alan Putin eğer yaşarsa Rusya’yı en uzun süre yöneten “ebedi şef” unvanını almış olacaktır.

Böyle ikinci bir ebedi şef hikâyesi de Çin’de yaşanmaktadır. Daha önce 2013 ve 2018’de Çin Komünist Partisi tarafından iki kere devlet başkanı seçilen Şi Cinping 2023 yılı Martında yeniden seçilmiştir. Şi Cinping’in Rusya’da olduğu gibi tuluat tiyatrolarına ihtiyacı yoktur. Zira Çin Anayasası’nda 2018’de yapılan değişiklikle devlet başkanının görev süresini iki dönemle sınırlayan kural kaldırılmış, böylece Şi’ye de “ebedi şef” tacı giydirilmişti. Batı’nın “demokrasi” teraneleri de ne Çin Komünist Partisini ne de bu ketum diktatörü zerre kadar alakadar etmemektedir. Yeni yüzyılın yükselen devinin küresel rekabet açısından bir gözü Hindistan’da diğer gözü de ABD’dedir. Avrupa ise Çin için sadece bir pazar, evet “hamamda şarkı söyleyen” yaşlı zenginlerin oturduğu bir pazardır. Dün kendisini sömürgeleştirmeye çalışan Avrupa, bugün bir kuşak-bir yol projesinin ucundaki pazar olarak Çin’i ilgilendirmektedir.

Çevremizde gölgede duran üçüncü ebedi şef ise İran’da hükümfermadır. Ancak orada ebedi şef unvanına ihtiyaç yoktur. Zira Ayetullah Ruhullah Humeyni tarafından tesis edilen Velayet-i fakih inancı, devlet başkanına “kaydı hayat” şartıyla 12. İmam olan Mehdi’nin vekâletini temin etmektedir. Velayet-i Fakih’ in intihabı ise Meclis-i Hobregan (Molalar Meclisi) tarafından sağlanmaktadır. Nitekim Humeyni’nin vefatından sonra Meclis-i Hobregan 4 Haziran 1989’da Ayetullah Ali Hüseyni Hamaney’i gaybubette olan Mehdi’ye vekâleten seçmişti. Böylece ebedi şeflikte İran kıdem bakımından Rusya ve Çin’i geride bırakmaktadır. Ayrıca Çin ve Rusya’dan farklı olarak Velayet-i Fakih unvanı taşıyan Hamaney’in dini kimliği onu –denenmemiş olsa bile- geniş bir toplumsal tabana oturtmakta ve diğerlerine göre kısmi bir meşruiyet de sağlamaktadır.

İşte bu ebedi şefler ve Mehdi vekili “merci-i taklid” liderlerle çevrili Asya coğrafyasında varlığını tahkim için Türk Devletleri Teşkilatı’nı kuran Türkiye, haksız ve insafsız bir suçlama ile karşı karşıyadır. 2023 Mayısında devlet başkanı olarak seçilen Recep Tayyip Erdoğan küresel siyasetin mevcut –ve inşallah geçici- organizatörleri tarafından diktatörlükle suçlanmaktadır. Oysa kendilerinin de alenen destekledikleri “6’lı Masa” koalisyonunun adayı Kemal Kılıçdaroğlu -Batı’nın hayal bile edemediği oranda iştirakin olduğu- başkanlık seçiminin ikinci turunda mağlup olmuştur. Seçim âdil, şeffaf, hukuki denetim altında ve uluslararası müşahitlerin mütecessis bakışları altında gerçekleşmiştir. Adayların yarışında herhangi bir kısıtlamanın olmadığı rekabet ortamında Kemal Kılıçdaroğlu’nun “açık ara farkla kazanacağını” güya kamuoyu yoklamalarına dayandıran araştırma şirketlerine ve sosyal medya boğmacalarına rağmen Tayyip Erdoğan kazanmıştır. Milli iradenin bu zaferini propagandalarla kirletmek ancak “kibirli batı” mantığı ile kabili telif olabilir. Kendi başkanlık seçimlerindeki demokrasi çıtası ise yerlerde sürünmektedir.

2024 yılının diğer önemli başkanlık seçimi ise ABD’de yapılmaktadır. Başkanların doğrudan seçilemediği ABD’de Seçiciler kurulunun belirlenme yarışı yıl boyu sürmekte, Seçiciler kurulunun 538 üyesinden 270’inin oyunun alan aday başkan seçilmiş sayılmaktadır. Kasım 2024 Salı günü gerçekleştirilmesi planlanan 60. başkanlık seçimlerinde muhtemel iki adaydan -bir Türk akademisyenin ifadesi ile “biri deli, biri bunak”- birisi ABD’nin yeni başkanı olacaktır. Sadece sermaye ve paranın konuştuğu ABD seçimlerinin diğer bir zaafı da yasalarda görünmeyen WASP kuralıdır. Yani ABD’ye başkan olacak birinin “beyaz, Anglosakson ve Protestan olması” şartı bir başkanın öldürülmesi (Kennedy) ve yakın dönemde bir başkanın da ölümle tehdit edilmesini (Obama) netice vermiştir. Kendi kurtlu demokrasilerine toz kondurmayan bu ülkeler her nedense dünyaya demokrasi karneleri çıkarmaktan da geri kalmamaktadırlar.

Sonuç olarak bir tarafta nereye gideceği belli olmayan Ukrayna-Rusya harbi, diğer yanda İsrail’in Filistin halkına uyguladığı eşi benzeri görülmemiş soykırım, dünyayı yakın gelecekte nelerin beklediği hususunda haklı bir endişeye sevk etmektedir. Başkanlık sistemi ile kendisini sağlama alan Türkiye bu çalkantılı küresel siyaset ortamında -kim ne derse desin-emin adımlarla geleceğe yürümektedir. 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan mahalli idare seçimlerinin bu yürüyüşü desteklemesi ve Türkiye’nin siyasi istikrarına katkı sağlaması en büyük dileğimizdir.

  • Tweet

About mahmut bozan

Başka ne okumak istersiniz?

YUTKUNAN TUTUK BİR DEV; İSLÂM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI
2023 SEÇİMLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
HUTBELER VE BELİRLİ GÜN-HAFTA KUTLAMALARI
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • AKADEMİK BAKIŞ
  • DERGİLER
  • BAKAD YAYINEVİ
  • HABERLER
  • İLETİŞİM

BİZE ULAŞIN

  • 0 378 228 18 77
  • bakad74@gmail.com
  • http//www.bakad.org.tr

BAĞLANTILAR

Telif Hakkı © 2021 İzmir Web Tasarım İzmir Web Tasarım Tüm hakları saklıdır.

Batı Karadeniz Akademisyenler Derneği Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Kodlama ♥  Web Tasarım ©

ÜST Web Tasarım