
Kaynak: Milliyet, 11.07.2025
Prof. Dr. Mahmut BOZAN
Bugün önemli bir eşik daha aşıldı. PKK geri dönülmez bir yola girdiğinin işareti olarak silahlarını yaktı. Silah bırakmakla yakmak arasında temel bir fark vardır. Bırakılan silahı geri alma ihtimali vardır ama yakılan silahı geri alma ihtimalinden söz edilemez. Şüphesiz bunlar semboller üzerinden yapılan bir okumadır. PKK terör örgütü 12 Mayıs 2025 tarihinde kendisini feshettiğini ve silah bıraktığını ilan etmişti. Bugün ise kendini fesheden PKK, silahlarını yakarak geri sayımı başlatmıştır. Eğer daha önce yaşandığı gibi bir yol kazası olmazsa bu sürecin sonunda PKK da, silah da olmayacaktır.
Yaşananları kısaca değerlendirmek gerekirse 1. Dünya Harbi bidayetinde Batılı devletler yağmaladıkları Osmanlı coğrafyasından iki devletçik daha çıkarmak istiyorlardı. Burada gaye çok sevdikleri(!) Ermeniler ve Kürtler değil tekrar ayağa kalkmasından korktukları Türkleri bir daha belini doğrultamaz hale getirip adeta kötürüm etmekti. Önce ASALA ile Ermeni terörü denendi ve muvaffak olunamadı. İkinci hamlede Marksist-Leninist bir terör örgütü olan PKK kullanıldı. Bu şemsiye yapının adı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) idi ama içinde bölgenin sosyolojisiyle, İslâmi kimliği ile taban tabana zıt, muhtelif yerlerden devşirilmiş teröristler vardı. Bunların ortak özellikleri emperyalist güçlerin paralı askerliğini ve taşeronluğunu yapma hususunda elverişli olmalarıydı. Onlara para, silah, teçhizat, lojistik, istihbarat, strateji, akıl, medya desteği ve hatta hayali bir devlet bile verdiler. Karşılığında ise çok bir şey istemiyorlar, sadece birazcık ihanet istiyorlardı. İşte Osmanlı’dan sonra bu bölgenin acılarının temelinde bu emperyalist oyun yatıyordu. Allah’a çok şükür ki bu oyun bozuldu. Bölgede huzur ve kardeşliğin kapıları yeniden açıldı. Irk üzerinden, din ve mezhep üzerinden yapılan tahrik ve parçalamalar herkese ağır bir ders oldu. Bundan sonrası birliğin, işbirliğinin ve kardeşçe bir arada yaşamanın adımlarını atmak için gayret zamanıdır.
PKK’nın kendini feshetmesi ve silahlarını yakması ile başlayan yeni dönemde emperyal güçler ve İsrail gibi onların finoları da boş durmayacaklar, zayıf ihtimalleri bile değerlendirmek isteyeceklerdir. Kimileri bu hareketin ABD ve işbirlikçilerinin bölgeye yönelik birstratejisi olarak değerlendirse de bu zayıf bir ihtimaldir. Daha gerçekçi olan ise Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan bu hareketin sadece Türkiye’yi değil bölgeyi de huzura kavuşturma stratejisinin bir parçası olmasıdır. Bölgeyi terörden arındırma hareketi sadece Türkler, Araplar ve Kürtler için değil, bu işte fitne çıkarma huyundan asla vaz geçmeyen, hatta varlığını kaos umuduna bağlayan İsrail gibi fabrikasyon devletlerle işbirliği yapmaktan bile çekinmeyen İran’a da fayda sağlayacaktır.
Bu işten hiç de hazzetmemiş olanlara gelince birinci sırada ASALA-PKK kurgusunu yapan ABD ve Rusya gibi büyük oyuncular ile İngiltere ve Fransa başta olmak üzere irili ufaklı birçok Avrupa devletini saymak mümkündür. İkinci sırada ise kendi menfaatlerini Müslümanların zararında gören diğerleri gelir. Üçüncü sırada ise sürekli rekabet duygusu ile hareket eden, muhabbeti sahte, husumeti kavi ve maalesef “kullanışlı aptal” olarak tarif edilen bölgedeki bazı mahalleliler gelmektedir.
Evet, Batı’nın gerilemesi ve İslâm dünyasının canlanması, harekete geçmesi ve yükselmesi devam etmektedir. Bundan sonra dünyada yaşanan her hareket, inşallah İslâm’ın genç bünyesine güç katarken Batı’daki yaşlı bünyeleri daha da yıpratacak ve oyun sahasının dışına itecektir.