Bakad

  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • HAKKIMIZDA
    • YÖNETİM
    • MİSYON
    • VİZYON
    • DEĞERLER
  • AKADEMİK BAKIŞ
  • DERGİLER
    • Uluslararası Batı Karadeniz Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi (USOBED)
    • Uluslararası Batı Karadeniz Mühendislik ve Fen Bilimleri Dergisi (UMÜFED)
  • BAKAD YAYINEVİ
  • HABERLER
    • HABERLER
    • KONFERANS
    • SEMPOZYUM
    • PANEL
    • SEMİNER
  • İLETİŞİM
  • Ankara Web Tasarım
  • akademik bakış
  • FAHİŞ FİYATLAR VE NARH TARTIŞMALARI
19 Ekim 2025

FAHİŞ FİYATLAR VE NARH TARTIŞMALARI

FAHİŞ FİYATLAR VE NARH TARTIŞMALARI

by mahmut bozan / Pazartesi, 23 Ekim 2023 / Published in akademik bakış, anasayfa, Genel, haberler

Kaynak: Gazete Haberleri

Prof. Dr. Mahmut Bozan

Son 3 yıldır fiyatlarda görülen fahiş artışlar halkı mağdur etmekte, vatandaşlar devleti idare edenlerden tedbir almasını talep etmektedirler. Her nedense hükümet yetkilileri âzamî fiyat düzenlemeleri, taban fiyat ve sabit fiyat uygulamaları yaptığı, hatta konut kira artışını belirlemede tüfe değerlerini bile dikkate almadan haksız bir şekilde %25 sınırını getirerek resmen “narh” uyguladığı halde tarlada veya bahçede 3 liraya alınan bir meyve veya sebzenin marketlerde 30-40 liraya satılmasına, benzer şekilde sair ihtiyaç maddelerinde de keyfi olarak fahiş fiyat uygulamalarına ses çıkaramıyor. Çıkardığı sesleri de ne duyan ne de dikkate alan oluyor. Çarşı-pazarı denetleyecek, tröstleri, gizli tekelleşmeleri, ihtikârı, haksız kazancı ve halkı zarara uğratacak her türlü hareketi engelleyecek Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Rekabet Kurumu ve mahalli seviyede belediyeler bulunmasına rağmen nasıl oluyor da marketler fahiş zamlarla milleti canından bezdirebiliyorlar? Bu sahipsizlik, bu başıboşluk, bu fiyat anarşi ve kargaşası serbest pazar ekonomisi mi, yoksa düpedüz bir soygun mu? Bu soruya Ticaret Bakanlığı yetkilileri “efendim takipteyiz, şu kadar ceza kestik, şu kadar denetim yaptık” diye cevap vererek kurtulamazlar. Aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere son 3 yıldaki fiyat artışları çok âcil tedbirlerin alınmasını zaruri kılmaktadır.

Tablo 1: Tüketici Fiyat Endeksi 2002-2023

Kaynak: TÜİK.

Öncelikle şu an Türkiye’de sağlıklı bir serbest pazar ekonomisi değil, denetimsiz ve fırsatçı bir piyasa ekonomisi uygulanmakta, bu durum yetkililerce de itiraf edilmekte ancak bunun önü alınamamaktadır. Devlet idaresini zaafa düşüren önemli unsurlardan birisi hizmet açığı, diğeri de güven açığıdır. Bu açıkların da bir maliyeti vardır. Mesela eğer adalette güven açığı olursa bu topluma mafya yapılanmaları olarak döner. Eğer vergilendirmede adalet olmazsa bu da kayıt dışı ekonomi olarak parazitlerin çoğalmasını sağlar. Keza hizmet açıkları da rüşvet ve sû-i istimallerin kapısını aralar. Devletin kimliği adalettir. Bu sebeple devlet idaresi bu tip zaaflara asla pirim vermemelidir.

Son zamanlarda piyasalardaki bu başıboşluk, keyfi fiyat artışları, aşırı para kazanma hırsına kapılan piyasanın kontrolsüzlüğü “acaba Osmanlı Devleti fahiş fiyat artışlarını nasıl kontrol ediyordu?” sorusunun sorulmasına yol açmakta bu hususta tartışmalar yapılmakta, lehte ve aleyhte görüşler serdedilmektedir. İşte bu makalede Osmanlı Devleti’nin piyasa denetim mekanizması olan narh ele alınıp incelenecektir.

Evvela Osmanlı Devletinde padişahlar varisi olduğu Selçuklu ve daha önceki İslâm devletlerinde olduğu gibi halka Allah’ın bir emaneti olarak bakmışlar, tebaanın her türlü zulüm ve mefsedetten hıfzı için, padişahtan kazadaki kadılara kadar her seviyede hassasiyetle hareket etmişlerdir. Bu anlayışın neticesi olarak halkın ihtiyaçlarının karşılanmasında karaborsacılık, ihtikâr, tağşiş, fahiş fiyat ve benzeri her türlü haksız kazanç yollarını kapamışlardır. Sadece kapamakla kalmamışlar tebdili kıyafetlerle çarşı-pazar denetimlerinden de geri kalmamışlardır. Nizamlara uymayanlara ise dükkânları önünde falakaya yatırılmaktan başlayıp hapis ve ıslah-ı nefs edinceye kadar şehir dışına sürülmeye kadar çeşitli cezalar uygulanmıştır. Narhla ilgili fermanlar, kânunnâmeler ile uygulamalara ilişkin narh defterleri günümüze kadar gelmiş olup bu hususta geniş bir neşriyat da bulunmaktadır.

İkinci olarak Osmanlı Devletinde iktisadi sistemin ne olduğu sorusuna cevap vermek gerekmektedir. Esasen bu soru, o ve ondan önceki dönemlerde kurulmuş olan bütün İslâm devletleri için de câridir. Devlet-i Âliye-i Osmaniye şer’i hukukla idare edilen bir devlet olduğu için iktisadi sistemi de alışverişin karşılıklı rızaya dayanması esası üzerine bina edilmiştir. Alış-verişi tanzim eden âyet ve hadislerden istihraç edilen hükümler doğrultusunda serbest piyasa mekanizması ortaya çıkmıştır. Bu sebepledir ki arz ve talebin piyasada dengelendiği ve karşılıklı rızaya dayanan alışverişin olduğu Asr-ı Saadet ve Hulefa-yı-ı Râşidin dönemlerinde fiyatlara müdahale edilmemiştir. Alış-verişlerdeki pazarlık ise bir piyasa dengeleme mekanizmasıdır. Burada unutulmaması gereken husus Batılı ülkelerin serbest piyasa ekonomisinin kapitalist sisteme dayandığı, binaen aleyh İslâm iktisadi sistemi ile aynı olmadığı hususudur.

Üçüncüsü ise İslâm iktisadında serbest piyasa anlayışı olduğu, yani fiyatlara müdahale edilmediği halde Osmanlı Devletinin neden “narh” sistemi[1] ile piyasalara müdahale ettiği hususudur. Bu soruya verilen cevapların başında, dinin içtihada kapalı olan esasâtı ve nasları ile ilcaatı zamana göre içtihat yapılmaya müsait olan füruatın ayrı olduğu hususu gelmektedir. Piyasaların denetlenmesi de füruat kabilindendir. Yani piyasanın denetlenmesinde ilcaatı zamanın gerektirdiği düzenlemeler üzerine içtihat yapılabilir. Nitekim Osmanlı ulemasından Şeyhülislam Ebu Suud Efendi, devletin alış-verişte ahalinin hukukunu korumak için piyasayı denetleme vazifesi olduğunu, bu sebeple narh koyabileceğini, ayrıca narha uymayanları da cezalandırması gerektiği hususunda fetva vermiştir. Bulundukları mahallin hem belediye başkanı hem de hukuk sorumlusu olan kadılar da narhın tespiti için teşkil edilen heyetlere başkanlık etmişler, alınan kararların uygulamasını da sürekli denetlemişlerdir[2].

Narha bir örnek olarak 1563 tarihli bir ihtisap kanunnamesindeki; “Muhtesip olan kimsenin kadı vasıtasıyla 10’a 14 üzeri narh vermesini, o yerin ayan ve ihtiyarlarından ve emekçilerinden kimselerle hesabı yapıp ona göre 10’a 14 (%40) kârla narhın tespit edilmesi” hükmü verilebilir.[3] Şüphesiz kâr oranı her şeyde %40 değildir. Ancak kânunnâmeler ve narh defterleri incelendiğinde kârla ilgili oranın bu civarda olduğu da görülmektedir.

Keza Osmanlı devlet ricali de narha örfî hukuk çerçevesinde bakmış ve gerekli görmüşlerdir. Bu hususta Lütfi Paşa, Hezarfen Hüseyin Efendi, Müverrih Ali ve Sarı Mehmet Paşa gibi padişahlara görüş sunan önemli devlet adamları narhın gerekliliği üzerinde durmuşlar, ihlâllerde cezaî müeyyidelerin aksatılmadan uygulanması gerektiğini ifade etmişlerdir. Koçi Bey ise Padişaha takdim ettiği bir arizada narhla ilgili epey bir teferruat vermiştir.[4] Osmanlı Devletinde narh uygulaması 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar devam etmiş, Mecelle müstesna Batıdan anayasa ve kanun devşirmeleri başlayınca narh sistemi de uygulamadan kaldırılmıştır.

Son olarak da ülkemizdeki duruma bir göz atalım. Özellikle son 3 yıldır herkesin şahit olduğu azgın ve kontrolsüz bir fahiş fiyat uygulaması yaşanmaktadır. Misal olarak meyve ve sebze fiyatlarında bir taraftan çiftçiyi diğer taraftan da dar gelirli vatandaşları mağdur eden bir “aracı-tefeci, kabzımal, zincir market ağaları, vb” kesiminin –sanki tüm girdi fiyatları ondan ibaretmiş gibi- “akaryakıta zam geldi, elektriğe zam geldi, asgari ücret arttırıldı, filan oldu, falan oldu” gibi türlü bahanelerle sürekli zam yapmaları vakayı âdiyeden sayılmaya başlanmıştır.

Meselenin ilgili taraflarından Türkiye Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyesi Yunus Kılınç; “Tarla ile market arasındaki fiyat farkı 10 kata çıktı, tarlada 5, markette 30 oluyor, tam 6 kat fazla para veriyoruz, mandalina tarlada 3, markette 30 TL oluyor” diye şikâyette bulunuyor. Gazete ve televizyonlar her gün bu haberlerle dolup, taşıyor. Sadece meyve ve sebze fiyatları değil pek çok ihtiyaç maddesinde aynı durum yaşanıyor5. Mesela peynir, zeytin, yağ ve et fiyatlarına bakıldığında da benzer durumlar görülecektir. Ticaret bakanı fahiş zamcıların üzerine mücbir tedbirlerle gitmek yerine neredeyse rica-minnet kabilinden destek talebinde bulunuyor. Kiraya narh koyan hükümet tarladan 3 liraya alınıp markette 30 liraya satılan mala narh koyamıyor. Osmanlı Devleti kâr oranlarında 10’a 14 diyerek %40’lık bir kazanç oranı tespit etmişken günümüz esnafının % kaçlık bir kâr oranıyla mal sattığı mukayese edilirse nasıl bir soygun mekanizmasının çalışmakta olduğu açıkça anlaşılır. Bu soygunu kimse “serbest piyasa ekonomisi” ile veya enflasyonu bahane ederek savunmaya çalışmasın. Eğer Osmanlı Devleti’nin muhtesip ağası günümüz çarşı pazarını gezseydi, zincir marketlerine girseydi ne cezalar takdir ederdi, tahayyül ediniz.

Sözün özü, hükümet yetkililerinden halkın talebi; keyfi fiyat artışlarını önlemeleri, vatandaşları da üreticileri de mağdur etmeyecek tedbirleri almaları, bununla ilgili eğer ihtiyaç varsa hukuki düzenlemelere gitmeleri, cezaları arttırmaları, denetim hususunu sürekli hale getirmeleri ve bunu bir an önce yapmalarıdır.


[1] Narh bir mal veya hizmet için kadı riyasetinde teşkil olunan ve tüm ilgili tarafların iştirakiyle yapılan fiyat tespiti işidir.

[2] Narhı kadı riyasetinde, müftü, muhtesip ağa, esnaf temsilcileri, yiğitbaşı, kethüda ve halkın temsilcilerinden müteşekkil bir meclis koyardı.

[3] Bkz. İlber Ortaylı (1976). Osmanlı Kadısı’nın Taşra Yönetimindeki Rolü Üzerine, Amme İdaresi Dergisi, 5/1, Ankara, s. 102-106.

[4] Bkz. Gonca Başer (2009). Osmanlılarda Üretim-Tüketim İlişkilerinde Adaletin Devlet Eliyle Tanzimi; “Narh Uygulaması”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi SBE, Tarih Anabilim Dalı, Konya.

[5] Damacana suyun maliyeti sadece ambalaj ve nakliye iken, 1 yılda %160 zam yapılmasını keyfilik ve fahiş fiyat dışında hiçbir gerekçe ile açıklamak kabil değildir.

  • Tweet

About mahmut bozan

Başka ne okumak istersiniz?

BAKAD YAYINEVİ 5. E-KİTABINI YAYINLADI
BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDE SON DÖNEMEÇ; ÖN KOALİSYONLU İTTİFAKIN HEZİMETİ
HİCRET VE HİCRİ TAKVİM

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • AKADEMİK BAKIŞ
  • DERGİLER
  • BAKAD YAYINEVİ
  • HABERLER
  • İLETİŞİM

BİZE ULAŞIN

  • 0 378 228 18 77
  • bakad74@gmail.com
  • http//www.bakad.org.tr

BAĞLANTILAR

Telif Hakkı © 2021 İzmir Web Tasarım İzmir Web Tasarım Tüm hakları saklıdır.

Batı Karadeniz Akademisyenler Derneği Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Kodlama ♥  Web Tasarım ©

ÜST Web Tasarım