Selatini camilerde mihrap ve minber.
Prof. Dr. Mahmut BOZAN
Uzun zamandır bende rahatsızlık hissi uyandıran bir meseleyi burada paylaşmak istedim. Mesele, Cuma günleri farz namaz öncesi hatibin minbere çıkması ve hutbe okumasında zaman zaman yaşanan garabettir. Bilindiği üzere Cuma namazı öğle namazı yerine geçen 2 rekât farz namaz ile öncesinde okunan hutbeden ibarettir. Bunun farz, vacip, sünnet gibi şer’i ahkâmını, rükünlerini Diyanet’in Din İşleri Kurulu açıklamalarına havale ederek sadece hutbe kısmı ile birazcık da imam-hatiplerin ehliyeti üzerinde durmak istiyorum.
Cuma günleri iç ezanı müteakip hatip minbere[1] çıkarak farz namaz öncesi halka hitap eder. İlahi ahkâmı halka tebliğden ibaret olan bu hitaba hutbe okumak denir ve Cuma’nın farzlarından biridir. Âyet ve hadisler Müslümanları Cuma namazına teşvik etmekte, ahali de bu farzı eda ederken İslâm dininin ahkâmını ve esaslarını da hutbeler vasıtasıyla öğrenmek istemektedir. Günümüzde dinin sıhhatini tehlikeye sokan ne kadar indi, şahsi görüşlerin, kafa karıştırıcı fikirlerin ortaya saçıldığı mâlumdur. Özellikle sosyal medyada her biri bir köşeye kurulan ve kafasına göre ahkâm kesen zevatın zihinleri bulandırdığı bir dönemde bu ihtiyaç daha da artmıştır. Bu sebeple halk dinin hakikatine dair meseleleri mutemet, güvenilir bir makamdan duymak istemektedir. Ancak Cuma hutbeleri adeta ilkokullardaki “belirli gün ve haftalar[2]” programının anılma ve açıklanmasına tahsis edilmiş gibidir. Şüphesi olan ikisini mukayese etsin. Ama lütfen “ne var bunda?” demesin. Zira bunda çok şey var. Birincisi niyet ne olursa olsun dini bir muhtevayı amacından saptırmak var. Farz olan bir ibadeti günlük meselelerin, gündelik siyasetin parçası etmek var. Milletin muhtaç olduğu İlahi hitabın tebliğinden milleti mahrum etmek var. Üzerine bir de para toplamanın terğibi için eklenen zamlar var ki hepsi toplandığında hayırlı bir şey ortaya çıkmıyor. Çok mu zor cami girişine yardım için bir İban numarası ile bir kilitli kasa veya kumbara konulması? Çok mu lâzım nakit para toplamak için o kadar dil dökülmesi ve adeta bir parçasıymış gibi hutbenin onunla bitirilmesi?
Diğer bir önemli husus ise imam hatiplerin ehliyeti, hitabet kabiliyeti, hatta telaffuzu, okunan ezanların desibelinin gürültüye kaçmayacak şekilde en uygun tonda verilmesi, cami ve müştemilatının temizlik ve bakımı. İl ve ilçe müftülüklerinin, murakıpların bu hususlarda üzerine düşen vazifeleri lâyıkıyla yaptıkları hususunda şüphelerim ve ihmalleriyle ilgili endişelerim var. İmam-hatip ve murakıpların belirli zamanlarda hizmet içi eğitime alınmasına, müftülerin de her Cuma namazını başka bir camide eda ederek, olan-bitenleri yerinde görmesine ihtiyaç var. Zira belirli bir kültür ve idrak seviyesine gelen halka ifratçı-tefritçi “cami görevlileri” yerine muhakkik, müdekkik, muhakemeli ve ilcaat-ı zamana muvafık söz söyleyecek donanımda vaiz ve imam-hatipler gerekiyor.
Netice olarak Cuma hutbelerini asli fonksiyonundan saptırmadan korumak, halkın İlahi tebliği duyması için Cumaları bir fırsat olarak değerlendirmek, temiz ve bakımlı camilerde halkın önüne ehil imam-hatipler çıkarmak, ezanı tatlı bir sada ile dinin şehadetine döndürmek hususunda Diyanet’in merkez ve taşra teşkilatı görevlilerine çağırıda bulunuyor ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.
[1] Hz. Peygamber (asm) için hicretin 7. veya 8. yılında ılgın ağacından iki basamak ve bir oturma yerinden ibaret bir minber yapılmıştı. Allah Resulü (asm) hutbe okumak için bu minberi kullanırdı. Bu minber ufak tadilatlarla 654 (1256) yılındaki yangına kadar yerinde kalmıştır. Daha sonra minber yenilenmiş, halen mevcut olan minberi ise Osmanlı Padişahı 3. Murad hediye etmiştir. Daha detaylı bilgi için bkz. Bozkurt, N. (2020). Minber, İslâm Ansiklopedisi, Cilt; 30, s. 101-103.
[2] Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda uygulanmak üzere yayınladığı tüm yılı içine alan bir program. Daha detaylı bilgi için bkz. https://www.meb.gov.tr/belirli-gun-ve-haftalar-cizelgesi/duyuru/11814.