Prof. Dr. Mahmut BOZAN
İstanbul Boğazından sonra Çanakkale Boğazına da pırlanta bir gerdanlık takıldı. İsmi, destanlaşan bir harbi, gırtlağımızı sıkmaya gelen düşmanların müthiş hezimetini çağrıştıran, renklerinden ayaklarına uzunluğundan genişliğine farklı farklı mânalar yüklenen “1915 Çanakkale Köprüsü” olarak konuldu. Dedem Korkut gelse, “soy soylasa, boy boylasa” idi adı yine aynı olurdu. Tarih derinliği ve şuuru olan bakış Çanakkale zaferinin 107 seneyi devriyesinde bize işte bunları söylüyor.
18 Mart 2017 tarihinde temeli atılan Çanakkale Köprüsü 18 Mart 2022’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açıldı. Köprü yapısı itibariyle birçok sembolleri de içerisinde barındırıyor. Lastik tekerlekli araçların geçebildiği köprünün orta açıklığı 2.023 m, toplam uzunluğu 3.563 m’dir. Bu orta açıklık uzunluğu ile köprü, dünyanın en uzun asma köprüsü unvanını ele geçirmiştir. Orta açıklığı cumhuriyetin 100. yılına atfen 2.023 metre olarak belirlenmiştir. Yan açıklıklar ve yaklaşım viyadüklerinin uzunluğu ile birlikte köprünün toplam uzunluğu 4.608 metredir. Köprünün kule yüksekliği 318 metre olup bu rakam 1915 Çanakkale Harbi’nin yapıldığı Mart ayının 18. Gününü sembolize etmektedir. Kulelerin üzerine Seyit Onbaşı‘nın savaş sırasında tek başına kaldırdığı top mermilerini temsilen 16 metre uzunluğunda mermi figürleri yerleştirilmiştir. Bununla köprünün toplam yüksekliği 334 metreye ulaşmıştır. Kulelerde Türk bayrağına atfen kırmızı ve beyaz renkler kullanılmıştır.
Dünyanın en değerli toprağını vatan yapan ve iki denizin kavşağındaki İstanbul’u payitaht eden ecdadımıza hayrul halef olan yeni nesiller elbette o şehrin boğazına inciden gerdanlıklar takacaklardı. Birinci köprü (Boğaziçi Köprüsü, daha sonra adı Şehitler Köprüsü oldu) Süleyman Demirel tarafından yaptırıldı ve 1973 yılında hizmete açıldı. Başta Bülent Ecevit olmak üzere sol çevrelerin “mutlu azınlığa köprü yapılıyor” muhalefeti unutuldu gitti. “Sel gider, kum kalır.”
İstanbul Boğazına ikinci köprü rahmetli Turgut Özal tarafından yaptırıldı. 29 Mayıs 1985’de temelleri atılan ve 3 Temmuz 1988 tarihinde hizmete açılan dünyanın en uzun 5. Köprüsünün adı “Fatih Sultan Mehmet Köprüsü” oldu. Boğaziçi köprüsüne karşı yapılan itirazların şiddeti, yaşanan mahcubiyetler sebebiyle olacak ki ikinci köprüde sönükleşmişti.
İstanbul Boğazına üçüncü köprü ise Recep Tayyip Erdoğan tarafından yaptırılmıştır. Asya ve Avrupa’yı üçüncü defa birleştirenYavuz Sultan Selim Köprüsü’nün temeli İstanbul’un fethinin 560. yıl dönümüne denk getirilerek 29 Mayıs 2013’te atılmıştır. Adını 9. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’den alan köprü, birçok özelliği bakımından Türkiye ve dünya mühendislik tarihi için büyük bir kilometre taşı olma niteliği taşımaktadır. Dünyanın en geniş köprüsü unvanını taşıyan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 26 Ağustos 2016’da hizmete açılmıştır.
İstanbul Boğazı’nı denizin altından demiryolu ile geçen ve 2004 yılında temeli atılarak 2013 yılında hizmete açılan Marmaray Tüneli ile 2011 yılında temeli atılan ve 2016 yılında hizmete açılan Avrasya Tüneli de en az boğaz köprüleri kadar hayati önem taşımakla birlikte konu sınırlılığı açısından burada teferruat verilmemiştir.
Yukarıda arz edilen muhteşem tablo ve gür sedanın yanında sinek vızıltısı kabilinden bazı sesler de işitiliyor ki, bu sesleri ne zaman duysam işlerin yolunda gittiğinin işareti sayarım. Bu sadece bana ait bir kanaat da değildir, zira bu “sivrisinekleri” memleketimizde bilmeyen yoktur. Bu sivrisineklerin kim olduğunu merak edenler yakın dönem gazete arşivlerini tarayabilirler. Memlekette taş üstüne taş konulsa hemen birilerinin “alerjik reaksiyonları” nükseder. Peki, bunlar niye görmezden gelinmez denilemiyor, zira hak etmedikleri konumlarda bulunuyorlar ve temsil ettikleri makamlar önemsiz değil.
Sadece bir misal zikredip gerisini merak edenlere bırakmak istiyorum. Bugün de aynı yerde duran, hesap ve hendeseden ziyade iflah olmaz bir ideolojik körlükle mâlul, müzmin muhalif kimliğini koruyan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin 1968 yılında Boğaz Köprüsü yapılmaması için “Boğaz Köprüsü, Türkiye ve İstanbul’un başına gelen en büyük felakettir” diyerek dava açmasını unutmayalım. Bu oda daha yakınlarda da Kanal İstanbul projesinin yapılmaması için dava açmıştı. Bu dava açmayı hafife almamak gerekir zira yargıdaki yoldaşları ile vaktiyle gayet güzel paslaşırlar, memleket hayrına yapılan her işi oradan iptal ettirirlerdi. Eh, papaza her gün yahni yedirmiyorlar.
Üstelik bu güruhun ölçüsü batıdır. Ne varsa örnek alınacak şey batıdadır. Paris’i, Roma’yı, Londra’yı anlata anlata bitiremezler. Yollarını, hava limanlarını, köprülerini, ışıltılı meydanlarını vs. dillerinden düşürmezler. Ülke insanlarına “bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam” tiplemesi yapan ve adeta “haşere” gibi bakan bu müstağriplerin halka hizmet gibi bir duygularının olmasını beklemek de beyhudedir. Bu sebeple Avrupa’yı kıskandıran hava limanları, köprüler, yollar, hastanenler, üniversiteler onlar için hep müttehemdir. Hizmette gözleri yoktur ama isim takmaya pek meraklıdırlar. “o köprünün adı Yavuz Selim olmamalıdır, havalimanın adı Atatürk olsun” gibi kenardan müdahil olmayı da ihmal etmezler.
Sadede gelecek olursak, ülkemiz istikbale emin adımlarla ilerlemektedir. Yapılan her köprü, yol, tünel, açılan her hava limanı, inşa edilen her hastane, her üniversite, geliştirilen her iha, siha, tiha teknolojisi geleceğin Türkiye’sini kurmada bir önemli adımdır. Sadece eser değil, teknoloji terakümüdür, ümitsizliği öldüren ve ümidi takviye eden bir nefhadır, bedeviyetten medeniyete geçiştir, gerisi laf-u güzaftır.