Prof. Dr. Mahmut Bozan
14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri kamuoyu araştırma şirketlerini yeniden Türkiye’nin gündemine taşıdı. Öyle ki seçim öncesi oyları düşük gösterilen MHP Genel Başkanı mealen “14 Mayıs seçimlerinde kamuoyu araştırma şirketlerinin mahv-ı perişan olduklarını, itibarlarının yerlerde süründüğünü” ifade ederek araştırma şirketlerini “melanet bir projeye hizmet etmekle” itham etti. Keza Recep Tayyip Erdoğan da katıldığı bir TV programında “araştırma şirketlerinin gerçeği çarpıttığını, partileri kullandığını, yalan-yanlış pazarlamalarla maişetlerini temin yoluna gittiklerini, bu sebeple de onlara inanmadığını” söyledi. Meselenin Millet İttifakındaki yansımaları daha da vahim oldu. Zira araştırma şirketlerinin büyük çoğunluğu “iktidar garantisi” ile Millet İttifakını yanıltarak aday ve ittifak pazarlıklarını yanlış yönlendirdi. Bunu fark eden Meral Akşener’in çabaları da fayda vermedi. İşte bu yaşananlar sebebiyle Türkiye’deki kamuoyu anket şirketlerini mercek altına almak ve meseleyi vuzuha kavuşturmak zarureti ortaya çıkmıştır.
Önce 14 Mayıs 2023 seçim sonuçları ile kamuoyu araştırma şirketlerinin seçimlerle ilgili “araştırma” sonuçlarını mukayese edelim. Tablo 1’de de görüldüğü üzere cumhurbaşkanı seçiminde birinci turda yurt içinde 60 milyon 721 bin 745 kayıtlı seçmenden 53 milyon 993 bin 683’ü oy kullandı. Oyların 52 milyon 972 bin 934’ü geçerli, 1 milyon 20 bin 749’u geçersiz sayıldı. Seçime katılma oranı yüzde 88,92 oldu. YSK’nın kesin sonuçlarına göre R. Tayyip Erdoğan geçerli oyların %49,52’sini, Kemal Kılıçdaroğlu % 44,88’ini, Sinan Oğan % 5,17’sini, adaylıktan çekilmesine rağmen Muharrem İnce oyların % 0,43’ünü aldı.
Tablo 1: Cumhurbaşkanlığı Seçimi 1. Tur Sonuçları
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu
Şimdi de kamuoyu araştırma şirketlerinin en son yayımladıkları seçim sonuçlarına bakalım. Tablo 2 incelendiğinde BETİMAR, OPTİMAR, SONAR ve GENAR dışındaki tüm şirketlerin kabul edilemez hata payları ile Kılıçdaroğlu lehine sonuç ilan ettikleri görülmektedir. Hatta bu şirketlere bakılacak olursa denilebilir ki Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu yer değiştirmekte ve ilk turda Tayyip Erdoğan seçimi kaybetmektedir.
Tablo 2: Kamuoyu Araştırma Şirketlerine Göre 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Sonuçları
Kaynak: Euronews
Milletvekili seçimlerine gelince, benzer şekilde YSK’nın açıkladığı 28. Dönem milletvekili seçim sonuçları ile kamuoyu araştırma şirketlerinin açıkladığı seçim sonuçları arasında mâkul hata paylarını çok aşan farklılıklar bulunmaktadır. Kamuoyu araştırma şirketlerinin seçim anket sonuçlarından önce sandıktan çıkan sonuca bakılacak olursa Cumhur İttifakı’nın %49.38 oy oranı ile 323 milletvekili çıkardığı ve meclis çoğunluğunu elde ettiği görülmektedir. Millet İttifakı ise %35.16 oy oranı ile 211 milletvekili çıkararak ana muhalefet gurubunu teşkil etmektedir. Emek ve Özgürlük İttifakının % 10.39 ile 66 milletvekili çıkardığı, Ata İttifakı’nın % 2.39 ile milletvekili çıkaramadığı, keza Sosyalist Güç Birliği İttifakının da % 0.28 ile milletvekili çıkaramadığı görülmektedir. İttifaklar altında seçime giren partilerin kazandığı milletvekili sayıları ise Tablo 3’de görülmektedir. AK Parti bu seçim döneminde oy kaybederek kuruluş yıllarına geri dönmüştür. MHP ise araştırma şirketleri ortalamasının 3 puan üzerine çıkmıştır.
Tablo-3: Partilere Göre 28. Dönem Milletvekili Dağılımı
Kaynak: Anonim
Burada üzerinde durulması gereken husus ise yine kamuoyu araştırma şirketlerinin yayımlamış olduğu seçim anketlerindeki fahiş hatalardır. Özellikle MHP ile ilgili sonuçlar şirketlerin güvenirliğini ciddi şekilde sorgulamaya açmıştır. Anketlerin ortalamasına göre MHP’nin oyu yüzde 7,2’yi geçmemektedir. Bu sebeple MHP seçim sonrası bu şirketler hakkında kamuoyunu yanıltma ve kasten yönlendirme iddiasıyla mahkemeye gideceğini ilan etmiştir.
Kamuoyu araştırma şirketlerinin seçimlerle ilgili saha çalışmalarında bu kadar büyük hatalar yapması halk nezdinde güvenirliklerini kaybetmelerine sebep olduğu gibi “araştırma” kavramını da tartışmalı hale getirmektedir. Daha açık söylemek gerekirse kamuoyu araştırma şirketlerinin halkı doğru olarak bilgilendirmekten ziyade bilimi kullanarak danışmanlık yaptığı siyasi parti veya görüş doğrultusunda toplumu yönlendirmeye çalıştığı ve bu yolla menfaat elde ettiği kanaati güç kazanmaktadır. Zira bu şirketlerin kurumsal yapıları, şeffaflıkları, denetime açıklık ve hesap verebilirlik seviyeleri oldukça düşüktür. ESOMAR[1] ve TÜAD[2] gibi dernek üyelikleri sınırlı olduğu gibi bu dernekler üzerinden denetime açıklıkları da şüphelidir.
Bilimi, hakikati ortaya çıkarmak için güvenilir bir değer aracı olmak yerine menfaat temininde bilimin güvenirliğini istismar etmek hem bu şirketlere zarar vermekte hem de dünya çapında araştırma şirketlerimizin ortaya çıkmasını engellemektedir. Bu müptezelliğin ortadan kaldırılmasında birinci vazife kamuoyu araştırma şirketlerinin bizzat kendilerine düşmektedir. Bu şirketlerle işbirliği yapan medya organları da onların suç ortaklarıdır. Diğer bir sorumlu kurum ise akademidir. Akademisyenlerin bu alana el atması, bilimsel toplantılar ve yayımladıkları bildiri ve makalelerle “araştırma” kavramının istismarına engel olmaya çalışması caydırıcı olabilir. Bu şirketlerin zarar verdiği siyasi parti veya kuruluşlar da –MHP örneğinde olduğu gibi- yasal yollardan haklarını arayabilirler. Böylece “meydanın boş olmadığı” vahşi kapitalizmin “bırakınız yapsınlar” dönemi gibi “bırakınız atsınlar, bırakınız salon araştırmalarını alan araştırması diye yuttursunlar” dönemi sona erecektir.
Araştırma şirketlerinin bizzat “araştırma” kavramına verdiği zarar o kadar büyümüştür ki artık mahalle sakinleri site kapılarına “dilenci ve araştırmacı giremez” tabelaları asmaya başlamışlardır. İstatistik biliminin revaçta olduğu dönemde araştırma gibi istatistik kavramı da o kadar istismar edilmişti ki halk arasında “yalan, kuyruklu yalan, istatistik” tekerlemesi meşhur olmuştu. Yani ilmîliği istismar edilen istatistik aldatmada kuyruklu yalanı da geride bırakmıştı. Şimdi o tekerlemeye araştırma da eklenmiştir. Artık “yalan, kuyruklu yalan, istatistik, araştırma” denilmektedir. Her şeyin istismar edilerek değersizleştirilmesi çok tehlikeli bir gidişe kapı aralamaktadır. İnsanların yardım duygularının istismarı yardım yapma duygusunu öldürdüğü gibi güven duyulması gereken adliye gibi, akademi gibi, araştırma kurumu vb. gibi yapılara güvensizliğin artması da toplumun âhengini bozmakta, huzurunu kaçırmakta, yanlış yolları alternatif haline getirmektedir.
BAKAD web sayfasındaki 10 Mayıs 2023 tarihli “Başkanlık Seçimlerinde Son Dönemeç; Ön Koalisyonlu İttifakın Hezimeti” başlıklı yazımda sadece gözlemlerime dayanarak ve mevcut verileri analiz ederek seçim sonuçlarını ilan ederken “saha çalışması” yaptığını iddia eden araştırma şirketlerinin kahir ekseriyetinin Millet İttifakının seçimleri kazanacağını ilan etmesi nasıl açıklanabilir? 28 Mayıs 2023 Pazar günü ikinci turu yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sonuç ayan-beyan ortada iken, hatta birinci tur seçimlerinden birkaç puan daha fazla oyla R. Tayyip Erdoğan’ın seçileceği görülmekte iken “kamuoyu oluşturma şirketlerinin” sezon hasılatını âzamileştirmek için pişkin pişkin bildik tavırlarını sürdürmeleri pes dedirtmektedir.
Bu yazı kamuoyu araştırma şirketlerine bir çağırı olduğu gibi onların müşterilerine de başta siyasi partiler olmak üzere bir çağırıdır. Medya kuruluşlarına ve akademisyenlere de bir çağırıdır. Hatta hükümete de bir çağırıdır. Gelin el birliği ile “araştırma” kavramının istismarına engel olalım. Dünya çapında güven veren inşaat firmalarımız olduğu gibi dünya çapında güvenilen araştırma şirketlerimiz de olsun, Türk ve İslâm dünyası başta olmak üzere küresel siyaset pazarının büyükleri içine biz de girelim.
[1] ESOMAR için bkz. https://directory.esomar.org/results.php?alpha=1&country_id=189
[2] TÜAD için bkz. https://tuad.org.tr/uyeler/tuzel-uye-arastirma-firmalari