Prof. Dr. Mahmut Bozan
BAKAD Başkanı
2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine neredeyse bir yıllık bir süre kaldı. Milletvekili seçimlerinde aday listeleri genel başkanlar tarafından belirlendiği için onun üzerinde bir tartışma yaşanmıyor. Sadece Seçim Kanununda yapılan bir değişiklikle ittifakta küçük partilere avantaj sağlayan durum ortadan kaldırıldığı için Millet İttifakı altında seçime gitmeye hazırlanan muhalefet gurubunda müzakereler devam ediyor. Cumhur ittifakı seçim kanununda değişiklik yapan taraf olduğu için o gurupta bir sıkıntı göze çarpmıyor. Ancak Büyük Birlik Partisi seçim barajının %7 olmasına ve partilere hazine yardımı düzenlemesine açıkça itiraz etti. Bu itirazında da haklıydı. Her zaman söylediğimiz gibi Başkanlık sistemi yönetimde istikrar için şarttır ancak temsilde adaletin sağlanması da bir o kadar önemlidir. Bunun da yolu seçim barajının kaldırılmasıdır. Zira idare teklik, karar alma çeşitlilik ve çokluk ister, farklı fikirler ve görüşlere ihtiyaç duyar, sonuçta istişare ortak aklı harekete geçirir ve hatalı karar alma ihtimali azalır.
2023 yılı Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelecek olursak, bu hususta Cumhur İttifakı adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu önceden ilan etmişken Millet İttifakı henüz bir aday açıklaması yap(a)mamıştır. Her ne kadar kamuoyu araştırma şirketleri bazı isimler üzerinden “muhtemel aday” yoklamaları yapsalar da kesinleşmiş bir aday ismi bulunmamaktadır.
İstanbul Büyükşehir Beledi Başkanı seçildiği dönemde Ekrem İmamoğlu’na neredeyse muhalefetin cumhurbaşkanı adayı gibi bakılırken, belediyedeki düşük performansı, siyasi üslubu ve kısa sürede yaşadığı yıpranma sebebiyle geriye çekilirken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş öne çıkmaya başlamıştır. Ancak Mansur Yavaş’ın da başarılı bir belediye başkanı olduğunu söylemek mümkün değildir. Sadece daha az konuştuğu için daha az hata yapmaktadır. Yoksa seçim öncesi vaatlerinden hiçbirini gerçekleştirebilmiş değildir. Ankara’da halkın önemli bir kesimi aldatıldığını düşünmektedir. Kısaca Mansur Yavaş da o makama başarıları sebebiyle değil halkın AK Partiye ceza kesmesi sebebiyle gelmiştir. Her iki belediye başkanı da cumhurbaşkanlığı adaylığında geriye itilmektedir.
Peki, CHP’nin İzmir, Eskişehir ve Antalya gibi başka büyükşehir belediye başkanları da vardır. Neden Cumhurbaşkanlığı için onların adı geçmemektedir? Hâlbuki onlar öz CHP’lidir. İmamoğlu ve Yavaş gibi milliyetçi ve muhafazakâr geçmişleri de yoktur. Millet İttifakının en büyük ortağı ve belirleyicisi olan CHP’nin kendi öz evlatlarını aday göstermesi daha mâkul olmaz mı? Hayır! Bu hususta Kılıçdaroğlu gerçekçi davranmaktadır. Türkiye’deki seçmen profilini doğru okumak gerekir. O da Türkiye’de sol, sosyalist, Marksist, laiklikle yatıp kalkan kesim dâhil klasik CHP’nin oy oranı %25 civarındadır. Cumhurbaşkanı seçimi ise %50+1 gibi salt çoğunluğun oyunu mecbur etmektedir. Demek CHP’nin kendi oyu kadar daha bir oya ihtiyacı vardır. Nitekim İstanbul ve Ankara’da bu sebeple kendi “öz evlatlarıyla” değil, muhafazakâr kökü olan adaylarla seçime girmiş ve başarılı olmuştur. Aynı senaryoyu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de oynamaya çalışmaktadır. CHP’nin iç baskıları sebebiyle Kılıçdaroğlu aday olabilir ancak siyasetin gerçekliği dikkate alınırsa Millet İttifakı içinde ikinci bir aday zarureti ortaya çıkar. Kılıçdaroğlu kadar bu ikinci adayın kimliği de şimdilik müphemdir. Bu bilinmezlikler içinde acaba Millet İttifakı’nın adayı kim olacaktır?
Millet İttifakının 6 benzemezi adayın adını değil de evsafını tarifle iktifa etmektedirler ama adayın adını sır gibi saklamaktadırlar, gerekçe de adayın “yıpratılmaması” olarak gösterilmektedir. Bana göre Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı veya adaylarından birisi çok büyük bir ihtimalle Abdullah Gül’dür. İttifakta Abdullah Gül’e “hayır” diyecek tek ortak Meral Akşener iken o da kendisini müstakbel başbakan olarak ilan ettiğine göre 2018’de yaşanan pürüz giderilmiş olmaktadır. Hatırlanacak olursa 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül muhalefetin adaylık teklifini kabul etmiş, fakat mâlum sebeplerle bu adaylık gerçekleşememişti.
Abdullah Gül tecrübeli, milliyetçi ve muhafazakâr seçmenden oy alabilecek, mevcut belediye başkanlarıyla da mukayese edilemeyecek kadar artıları olan bir şahsiyettir. Buna kim, neden hayır desin? Kamuoyu yoklamalarının ne işe yaradığını Türkiye’de bilmeyen mi var? Bana göre Millet İttifakında son kertede de olsa mecburi istikamet Abdullah Gül’dür. Ancak karşısındaki de 20 yıldır ülkeyi yöneten Recep Tayyip Erdoğan’dır. Belli ki çetin bir mücadele olacaktır.
Her ne kadar seçimlere bir yıl gibi siyasette tahmin yapmayı zorlaştıran uzun bir süre bulunuyor olsa da seçime ilişkin kanaatimi söylemeden yazıyı noktalamayacağım. Nasıl ki büyükşehir belediyelerinde başkanlıkları muhalefet, meclis çoğunluğunu ise iktidar yanlıları kazandı. Ülke çapında galiba bu işin tersi olacak. Cumhurbaşkanlığını Cumhur İttifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis çoğunluğunu ise muhalefet kazanacak gibi görünmektedir.