
Prof. Dr. Mahmut Bozan
Manavgat’ta başlayarak Hatay’dan Muğla’ya kadar tüm sahil şeridini tutan ve aynı anda pek çok yerde eşzamanlı olarak başlayan orman yangınları Türkiye’nin gündemine oturdu. On gündür devam eden yangınların büyük kısmı kontrol altına alınmakla beraber halen söndürülemeyen yangınlar da bulunmaktadır. Yangınlardan önce de Türkiye Karadeniz sahillerindeki sel felaketinin acılarını yaşıyordu. 2021 yılı ülkemizi sel ve yangınların vurduğu yıl olarak hatırlanacak.
Biz bu yazıda özellikle orman yangınları üzerinde duracağız. Çünkü sel felaketi yangından bazı noktalarda farklılık arz etmektedir. “Rahmet” olan yağmuru kendimiz için felakete dönüştürmede beşeri kusurlarımız ve belediye ve özel idareler başta olmak üzere tüm yetkili çevrelerin önemli kusur ve kabahatleri bulunmaktadır. Ancak orman yangınlarında durum oldukça farklıdır. Burada tabii seyrini izlemeyen bir durum mevzu bahistir. Yani ormanlar ister ihmal, ister kasıt, ister menfaat, ister kargaşa ve terör amaçlı olsun neticede insan eliyle yakılmaktadır. Bu oran tüm orman istatistiklerinde %98 olarak geçmekte ancak kendi döngüsü içerisinde %2’lik bir tabii orman yangınından söz edilmektedir ki onlara müdahale edilmesi ve söndürülmesi de öncekilere göre daha kolaydır.
Orman yangınlarına bakıldığında ilk dikkati çeken husus 28 Temmuz’dan bu güne kadar yani 10 gün içinde 200’e yakın orman yangını çıkmasıdır. İkinci husus yangınların eş zamanlı ve turizmi vuracak şekilde sahil bölgelerinde çıkmasıdır. Üçüncü husus sosyal medya üzerinden yangın provokasyonları yapılarak meselenin siyasi mecrada kullanılmaya kalkışılmasıdır.
Eğer ders alınırsa bir musibet bin nasihatten daha müessir olabilir. Olan olmuş, yanan yanmıştır. Şimdi devleti yönetme mesuliyetini üstlenen Reisicumhurdan, bakanlara, valilerden, belediye başkanlarına kadar tüm kesimlerin bundan sonraki yıllarda benzer felaketler yaşanmaması için gerekli planlamaları yapmak, tedbirleri almak ve bunu bir bütünlük ve ahenk içerisinde yapmak olmalıdır. Bu hususta ülkeyi yönetenler kadar yönetmeye aday olan siyasi partilere ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte akademisyenlere de büyük sorumluluklar düşmektedir.
Yapılması gerekenlere gelince; günümüzde artık devleti yönetmenin bilgiyi yönetmek olduğunu akıldan çıkarmadan bir durum tespiti yapmakla işe başlamak gerekmektedir. İstatistiklerin incelenmesinden, Türkiye’de 1940-1960 yılları arasında çıkan 16.869 adet yangında 972.961 hektar orman sahası yandığı anlaşılmaktadır. 1960-1987 yılları arasında da 24.949 adet orman yangını çıkmış ve 343.207 hektar ormanlık alan yanmıştır[1]. 1990-2018 yılları arasında ise orman istatistikleri daha düzenli olarak tutulmaya başlamış ve son 30 yılın orman yangın sayı ve yanan alanları tablo 1’de verilmiştir. Tabloda olmayan 2019 ve 2020 yıllarının yangın sayı ve yanan alanlarına bakıldığında 2019 yılı diğer yıllara benzerken (2688 yangın, 11332 hektar yanan alan) 2020 yılında yangın sayısının 3399, yanan alanın ise iki katına çıkarak 20971 hektara ulaştığı görülmektedir. 2021 yılı rakamlarının daha da vahim olacağı mevcut halin gidişatından anlaşılmaktadır.
Tablo 1: Türkiye’nin Orman Yangınları (1990-2018)

Kaynak: Orman Genel Müdürlüğü, Ormancılık İstatistikleri 2020.
İkinci bakılacak bilgi ise yangınların çıkış sebeplerinin ne olduğudur. Her ne kadar baş sebep olarak “küresel ısınma” ilan edilse de bunu tabii sebepler içerisinde kabul ederek insan unsurunun yerini anlamak son derece önem arz etmektedir. Zira alınacak tedbirlerin en güç yetirileni bu kısımda bulunmaktadır. Tablo 2 incelendiğinde tabiatın tabii seyri ve döngüsü içerisinde çıkan yangınların oldukça küçük, faili meçhuller ile ihmal ve kaza sonucu çıkan yangınların daha büyük yekûn tuttukları görülür. Burada en affedilmez olanını ise “kasten” çıkarılan yangınlar olup bunların üzerinde ciddiyetle durulması gerekmektedir.
Tablo 2: Çıkış Sebeplerine Göre Yangın Sayıları (1997-2018)

Kaynak: Orman Genel Müdürlüğü, Ormancılık İstatistikleri 2020.
Bundan sonraki yıllar için orman yangınlarını önlemede yapılacak çalışmalara katkı sağlaması açısından yangının çıkış sebeplerinin detaylandırılmasına ihtiyaç vardır. Tablo 3 incelendiğinde bu detaylandırmanın üç ana başlık altında yapıldığı görülmektedir. Bunların başında 2361 adet ”kaza” sebebiyle çıkan yangınlar listelenmiştir. Fakat bunlar arasında 1859 adet yangınla “faili meçhuller” en büyük sayıyı teşkil etmektedir. Galiba düğümün çözümü de burada gizlidir. Fail varsa meçhul değil malûm olması gerekir ki bu sorumluluk da devletin ilgili kurum ve yöneticilerine düşmektedir. 966 adet ihmal sonucu çıkan yangının alt başlıklarına bakıldığında da büyük bir cehalet ve vurdum-duymazlık yatmaktadır. Bu kesimlere de hem gerekli bilgilendirme yapılmalı hem de “pabucun pahalı olduğu” iyice bir gösterilmelidir.
Tablo 3: Yangınların Çıkış Sebeplerine Göre Sayısal Dağılımı 2020

Kaynak: Orman Genel Müdürlüğü, Ormancılık İstatistikleri 2020.
Son grubu teşkil eden ve kasten çıkarılan 72 adet yangına bakıldığında terörist parmağı, kundaklama, yangınakonma/yakıpkonma veya alan açma diyebileceğimiz yakma çeşitleri gelmektedir. Buradaki “diğer”in ne olduğuna ise öteki alt başlıklardaki diğerler gibi açıklık getiril(e)memiştir.
Tedbir almada bilgi eksikliğinin asgariye indirilmesi kadar, neler yapılacağının plânlanması da büyük önem arz eder. Bu mesele ayrı bir uzmanlık sahası olup, ehline bırakılması en evla olanıdır. Ancak şu kadarını söyle hakkımız da vardır. Türkiye geçmişe ve düne göre daha güçlü, daha zengin, insan kaynağı daha yetkin, uzman sayısı daha fazla ve sahip olduğu teknolojik birikim daha yüksektir. O halde mazeret az veya yok, mes’uliyet var ve alabildiğine çoktur. Hem merkezi idare ve onun taşra teşkilatı, hem de mahalli idareler kalkınma ve stratejik plânlarında bu konuya yer vermeli, siyasi partiler programlarında orman yangınları başta olmak üzere âfet ve felaketler için nasıl bir kriz ve âfet yönetimi yapacaklarını ilan etmelidirler. Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları da uzmanlıkları ve sorumlulukları gereği “daha iyi bir Türkiye” için katkı sağlamalıdırlar.
[1] Bkz. Küçükosmanoğlu, Ali (1988). İstatistiklerle Türkiye’de Orman Yangınları, İ.Ü. Orman Fakültesi, Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı, İstanbul.